TURİZM YÖNÜYLE IĞDIR
Bir çok uygarlığın izlerini bünyesinde barındıran Iğdır , tarihi ve kültürel değerlerin yanısıra bozulmamış doğal kokusu, Avrupa nın ve Türkiyenin en yüksek dağı olan ve tüm dünya dinlerinin anası olarak adlandırılan Ağrı Dağı, Nuhun Gemisi, Korhan Kalesi, Korhan Yaylası, Kara Kilise, Korhan Meteor Çukurları, Korhan Yaylası Açık Hava Müze alanları, Zerdüşt Tapınma Merkezleri, Bulakbaşı Ahura Mazda Suyu, Ahura Buzulu, Cehenem Vadisi, kutsal kitaplarda adı geçen adem ile havvanın yaşadığı İrem Bahçesi, Eski Kaya Mezarlıklar, Süreyya Çeşmesi, Hakmehmet Beraderi Şemsi Tebrizi Türbesi, Karakoyunlu Babek Mağarası, Gökçeli Şehit Ağacı, Karakoyunlu Açık Hava Müzesi, Tuz Mağaraları, Tuzluca Mesire Yerleri ve doğal güzellikleri, Aras vadisi kuş zenginlikleri, Pamuk Dağı Kayak Merkezi, Melekli Kültepe, Türkiye’ nin en yüksek anıtı olan Iğdır Anıt ve Müzesi, Tarihi Ejder kervansarayı, Kümbetler, Tarihi Koçbaşı Mezar Taşları ve dünyada eşi benzeri olmayan üç ülkeye sınır olma gibi özellikleri ile son yıllar ülkemiz ve dünya turizmi açısından kendisine önemli yer edinmiştir. Ayrıca güneşin ülkemize ilk doğduğu yer olarak bilinen ığdır; Güneşin Doğduğu Kent, Nuhun Arka Bahçesi, Festivaller Şehri, Nuh’un şehri, Tarihin Tanığı, Doğunun Çukur 0vası, Sürmeli Vadisi, Asyanın Kapısı, Kafkasyanın merkezi, Medeniyetler Beşiği gibi farklı isimlerle anılmaktadır.
Iğdır Doğuanadolu bölgesinin en ılıman iklimine sahip üç ülkeye sınır olma özelliğinin yanısıra, kutsal kitaplarda bir çok efsaneye konu olmuş dünyaca ünlü Ağrı dağını kendi coğrafyasında barındıran ve bu nedenle turizm açısından çok önemli avantajlara sahip ve gelişmeye müsait şirin bir ilimizidr. Turizmde her ne kadar yeterli derecede adından söz ettiremese de, coğrafi konumu ve sahip olduğu üstün özellikleri sayesinde turizm alanında gelecekte marka şehir olmayı vaat ediyor bizlere.
Şehrimizde turizme etkili olan tarihi mekanlar, başta dünyaca ünlü Ağrı dağı olmak üzere, ipek yolu güzergahında kurulu tarihi Kervansaray, Karakale, Tuz mağaraları, Ahura vadisi, Melekli Kültepe üzerinde bulunan yontma taş devri dönemi ve Urartulardan kalma kalıntılar, ülkemizde bulunan 490 kuş türünün 266 sını kendi bünyesinde barındıran Bulakbaşı ve Aras Cıyrıklı su vadisi, açık hava müzeleri, bugüne kadar yapılan çeşitli arkeolojik ve prehistorik (tarih öncesi) araştırmalar, bölgedeki yerleşmelerin insanlık tarihi kadar eski olduğunu, bölgenin bir çok medeniyete ve uygarlığa beşiklik ettiğini ortaya koymaktadır, bu nedenle bir çok tarihi, dini ve turistik değerleri kendi bünyesinde barındıran ığdır, Gerek geçmişte ve gerekse yakın tarihte en önemli olayların yaşandığı aynı zamanda konum itibariyle üç ülkeye komşu olma özelliği ve Nahçivan, Bakü, Erivan, Tiflis, Tahran gibi bir çok başkentin batı geçiş noktasında yer almaktadır. Ayrıca son zamanlar Ağrı dağının turizme açılması, pamuk dağı kayak projesinin Avrupa Birliği IPA programı kapsamında kabul görmesi, Hava alanının açılması ve şehrimize gelen Gros marketler ve marka mağazaların artması nedeniyle ilimizde başta İran, Azerbaycan, çevre iller ve Avrupa dan gelen turistler olmak üzere turizm akışını hızlandırmıştır.
TURİZM YÖNÜNDEN IĞDIR AĞRI DAĞI
Kutsal kitaplarda tufandan sonra Nuh’un gemisinin karaya oturduğu yer olarak bilinen Iğdır Ağrı Dağı bir çok dinin çıkış merkezi olarak anılmaktadır. Ağrı Dağı yalnızca dağcıların kutsal mabedi değil, inananların da Hac yeri olarak ziyaret ettiği bir dağdır. Kutsal kitaplar Ağrı Dağı’nın adını Nuh Tufanı ile anarlar. Bu efsane -Nuh Efsanesi- ilk Musa Peygamber’in yazdığı Tevrat’da geçer: “Ve gemi yedinci ayda, ayın onyedinci gününde Ararat Dağları üzerine oturdu.” Türkiye’nin Çatısı olarakta adlandırılan Ağrı Dağı. Dört ülke toprağının sınırlarının birleştiği bir düğüm noktasıdır. Açık havalarda buz kristalinden takkesinden dünyanın 400 kilometre çaplı bir toprağı yani Türkiye, Ermenistan, İran, Nahçıvan, Azerbaycan, Gürcistan, Kafkasya görülebilir, Bölgede, zengin bir turizm potansiyeli bulunmaktadır. Özellikle Iğdır Ovası'nın güneyindeki Büyük Ağrı Dağı ülkemizin dağ turizmi yönüyle yüksek bir potansiyele sahip dağlarından birisidir.
Bu volkanik dağ, dağcılık sporu ile uğraşanların belki de aradığı bütün özelliklere sahiptir. Gerçekten, tırmanış mesafesinin yüksek olması ve çıkışın başladığı yere kadar motorlu araçlarla gidilebilmesi önemli bir avantajdır. Bir çok ülkede, dağın kaidesine varabilmek için bazen günlerce yürümek gerektiği halde, Ağrı Dağı; Doğubeyazıt, Iğdır ve Aralık gibi merkezlere gelen asfalt yollarla kolayca ulaşılabilecek bir konumda bulunmaktadır.
Büyük Ağrı Dağı'na tırmanışlar, sadece dağcılık sporuna yönelik olmayıp, bunların çoğu bilimsel amaçlıdır. Bu tür tırmanışların ilki, 1829'da F. Parrot ve ekibi tarafından gerçekleştirilmiştir. Bunu, 1845'te H. Abich, 1848'de M. Wag-ner, 1900'de A. Osvvald ve 1955'te M. Blumental gibi jeologların, dağın jeolojik yapısını incelemek amacıyla gerçekleştirdikleri tırmanışlar izlemiştir. Dağcılık sporu amacıyla daha bir çok iniş ve çıkışlar yapılmıştır. Ağrı'ya tırmanan ve zirvesine Atatürk'ün büstünü koyan, 1937'de Binbaşı Cevdet SUNAY olmuştur.
Ağrı Dağı'nın Hz. Nuh Tufanı hadisesi dolayısıyla diğer dağlara göre daha fazla turist çekme özelliği bulunmaktadır. Ağrı Dağı'nda yüksek bir turizm potansiyelinin varlığını ve değerlendirilmeyi beklediğini söyleyebiliriz. Bu konuda yapılan bir araştırmada, Bağı İrem olarak adlandırılan alanda Hz. Nuh'un temsili gemisi yerleştirilip, dağın doruk noktasına bir teleferik hattı döşenerek, bölgenin turist çekme cazibesi artırılabilir.
TIRMANILAN ROTA :
1-ığdır Korhan ( BABEK ) Rotası
2- ığdır küp gölü (A. KARACA) Rotası
3- Aralık (Atabey Seyhan) Rotası
Korhan yaylası (Doruk ERDENER kampı 1950 m.), Babek Rotası; Karakolun güneyindeki yamaçta yer alan ve su deposunun altından başlayan patika (bu patikadan aynı zamanda su deposuna Kum Düzünden su isale edilen boru hattı da geçmektedir) takip edilerek Kum Düzüne ulaşılır. Kum Düzü (3380 m.). Kum Düzünün Güneydoğusunda yer alan ve yaklaşık Kuzey- Güney uzanımlı Yusufbey Sırtı takip edilerek 1. kamp yerine varılır. (M. Metin ÖZEN Kampı )3476 m) 1. Kamp- Yusufbey Sırtı (3680 m.). 1. Kampın Güneyinde yer alan ve yaklaşık Kuzeybatı- Güneydoğu uzanımlı sırt takiben 2. Kamp yerine. 2. Kamp (4180 m.). 2. Kamp yerinden itibaren muhtemel rota; Kamp yerinden itibaren Güneydoğuya uzanan sırt takip edilerek veya yan geçilerek buzula girilir, buzulun eğimine bağlı olarak genelde önce güneydoğu istikametinde, sonra güneybatı istikametinde hareketle 1. platoya ulaşılır. Buradan yine güneydoğu yönlü hareketle 2. platoya çıkılınca hemen güneydoğuda görülen zirveye çıkmak mümkün olabilir.
Iğdır "Soykırım" Anıt-Müzesi:
Iğdır ve köyleri 1915-1920 yıllarında Ermeni katliamlarına en yoğun maruz kalan bölgelerden biridir. O dönemde Iğdır halkının büyük bir kısmı (seksen binden fazla) katledilmiş, sağ kalanlar ise kendi yurtlarını terk etmek zorunda kalmıştır. Bu nedenle "soykırım" anıtının Iğdır’ da yükseltilmesi doğal bir talepten ileri gelmektedir. Iğdır "soykırım" Anıtı, şimdi Türkiye’ nin en yüksek anıtı olup, yüksekliği 43.50 m. dir. Çevre Yolu Kavşağı Melekli beldesi girişindedir.
Karakale Ören (Harabe) Yeri
Iğdır Ovası'nın batısında, Ermenistan sınırında, savunmaya elverişli bir konumda kurulmuş olan Karakale, Sürmeli Çukuru'nun en eski yerleşim merke/lerinden biri olup, Urartular'a belki.daha da eskilere dayanır. Ancak, 1664 ve 1840 yıllarında meydana gelen depremlerde, kale duvarları tahrip olmuştur. Günümüzde tamamen harabe halindedir.
IĞDIR EJDER KERVANSARAYI:
Iğdır il merkezine 15 km uzaklıkta Harmandöven köyü yanında yer alan tarihe tanıklık etmiş bu Kervansaray bölgedeki ayakta kalan en eski Türk eserlerinden biridir. Yapıt Batum Tiflis Bakü Şirvan Divin ve Anı’den gelen kervanların konaklama yeri olarak kullanılmıştır.12.asırda Surmari Emri Şerafettin Ejder tarafından yaptırılmıştır. Avlusunun kapalı hol sistemi planı ve gösterdiği süsleme özelliklerinden doğu batı doğrultusunda uzanan han dikdörtgen planlıdır, dışarıdan kulelerle desteklenmiş formu ile bir kale görünümü arz etmektedir,plan olarak önde üç bölmeli sahın ve arkada üç nefli kapalı hol sisteminden ibarettir. Oldukça zengin motiflerle süslenmiş bu tarihi yapıt aynı zamanda Anadolu Selçuklularının ticari zenginliğini organizasyon güçlerini ve yüksek kültürlerini günümüze yansıtmaktadır. Yapıt 2008 yılında İl Özel İdaresi tarafından yeniden restore edilerek turizme kazandırılmıştır.
Iğdır Korganı (Kalesi):
Kale, Büyük Ağrı Dağı'nın eteklerinde bulunmaktadır. Savunmaya elverişli sarp kayalıklar üzerinde ve kervan ticaret yolunun en iyi şekilde kontrol altında tutulabileceği bir konumda yer alan Iğdır Korganı, XI. yüzyılda Oğuz Türkleri tarafından kurulmuştur. Dağ yamaçlarında "Kız Kalesi" ve onun 200 m. kadar aşağısında "Oğlan Kalesi" adı verilen iki kale kalıntısı bulunmaktadır. Sürmeliden Büyük Ağrı Dağı'na doğru giden ilk çağın kervan yolu, bu iki kale arasından geçer ve Ahura yönünde uzanarak Küçük ve Büyük Ağrı Dağları arasındaki Serdarbulak Geçidi'nden Beyazıt'a (Doğubeyazıt) doğru giderdi. Iğdır Korga-nı'nda, o devirlerden kalma bir değirmen harabesi de bulunmaktadır.
ÇAKIRTAŞ KUL YUSUF KÜMBETİ
Iğdır'ın yaklaşık 11 km. kuzeyinde Çakırtaş köyünde bulunan Kümbet, giriş kapısı üzerinde dikdörtgen bir çerçeve içerisinde yazılmış kitabeden 890 H./ 1485 M. yılında Kul Yusuf adlı bir zat için yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Kümbet iki katlı, sekizgen gövdeli, orta ölçülerde ve düzgün kesme taş malzeme ile inşa edilmiştir. Sekizgen gövde dairesel bir temel üzerine oturmaktadır. Yapıt oldukça zengin mimari işlemelerin yanı sıra bölgede yapılan her türlü sefer ve etkinlikleri bir not defteri gibi üzerinde barındırmaktadır. Bu yapıt bir çok tahribata uğramasına rağmen hala cazibeliğini korumaktadır.bu eser hakkında resmi kaynaklarda pek çok geniş bilgi mevcut değildir, şayet yapıtın üzerindeki yazılar ve işaretler okutturulursa ığdırın tarihi hakkında daha geniş bilgiler ortaya çıkacaktır.kümbet yeniden elden geçirildiği taktirde bölgenin en güzel ve en önemli tarihi eserleri arasında yerini alacaktır.
KÜLTEPE (URARTU TEPELERİ) :
Merkeze bağlı Melekli Brldesi sınırları içerisinde bulunan bu tarihi alanda 1913 yılında yapılan kazılarda bir Urartu mezarlığı ortaya çıkarılmış ayrıca yontma taş devri döneminden kalma bir çok süs eşyaları, silahlar ve mühürler bulunmuştur. Halk arasında kireler yada Ağrı nın etekleri olarak adlandırılan bu tepeler aynı zamanda temiz bir hava solumanın güzel bir manzara seyretmek isteyenlerin arabayla 10 dakikada gidebileceği bir yerdir. tepeden Ağrı dağı istikametine doğru kanal boyu ilerledikçe bir çok doğa güzelliklerinin yanı sıra eski tarihi mezarlara da rastlayabilirsiniz. Dağ bisikleti tutkunları ve atlı geziler için bölgedeki en uygun yerlerden birisidir.
Ahura Ören (Harabe) Yeri:
Dünya dinlerinin anası olarakta adlandırılan Ağrı Dağı, eteklerinde bulunan Ahura (Yenidoğan), günümüzden 2200 yıl önce Artaksiyaslılar tarafından bir dini ibadet merkezi olarak kurulmuştur. Ancak; 1840'ta meydana gelen deprem nedeniyle, dağdan yuvarlanan büyük kayalar ve çamur, köyü örterek yok etmiştir. Burada, halen eski değirmen taşları su ve sandık tağlarla birlikte eski bir köy yerleşim mezarlığı bulunmaktadır.
TUFAN ALİ ANITI VE AÇIK HAVA MÜZESİ
Iğdır merkeze bağlı Melekli beldesinde bulunan bu anıt 1917-1918 yılında sürmeli çukurunda kurulan Aras Türk Hükumetinde milletvekili olarak görev alan aynı zamanda Iğdır İcra Hükumetinin kurucusu olan Ali Ekber Tufan adına yapılmıştır. Anıt Iğdır merkezden 3 km uzaklıkta görmeye değer bir yerdir. ayrıca anıtın etrafında bir çok tarihi kalıntılarla eski koç başlı mezar taşlarının bir arada bulunduğu açık hava müzesinide görmeniz mümkündür.
BULAKBAŞI MESİRE ALANLARI:
Yöre halkı tarafından Karasu çayı yada Ahura mazda (tanrının bahşettiği kutsal su) suyu olarakta adlandırılan bu mesire ve piknik yeri Iğdır ın Taşburun nahiyesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Bu çayın çevresi sizlere çok güzel doğa manzarası sunmakla beraber, ayrıca su samuru, su maymunu,(Koypu) su kaplumbağaları, zengin kuş ve balık çeşitleriyle sizleri adeta büyüleyecektir.
KARASU ÇAYI KUŞ CENETTİ: Kuzey Doğa Derneği ve Kafkas Üniversitesinin birlikte yürüttüğü çalışmada Şuana kadar Iğdır Aras nehri ve Karasu çayında 213 kuş türü tespit edildi ki bu da Türkiye'deki 465 kuş türünün en az yüzde 46'sının Yukarı Çıyrıklı köyü ve Karasu çayında bulunduğu demek oluyor. Iğdır ilinde tespit edilmiş kuş türü sayısı ise 243. Bu da Türkiye kuş türlerinin yarısından fazla. Daha fazla araştırmayla bu sayının 250'yi geçeceği ve 300'e yaklaşacağı tahmin ediliyor.
TUZLUCA MESİRE YERLERİ:
Doğu Karadeniz yaylalarını andıran bu ilçemizde doğal güzelliklere , tabi su kaynaklarına, zengin çiçek çeşitlerine balık ,yabani hayvan türleri, işlenmiş taş parçaları ve tarihi kalıntılara rastlamanız mümkündür. Bunları Hamurkesen Kelekli, Çiçekli, Üçkaya (Ekerek) Gaziler Demirsıkan, Tuzluca tuz mağaraları, Tekaltı dağı, Karataş, Köroğlu Mağarası ve Setterhan tepesi olarak sıralayabiliriz.
KOÇ BAŞLI MEZARLAR :
Hemen hemen Iğdır Ovası'ndaki bütün eski mezarlıklarda bulunan koç başlı mezarlar, Karakoyunlular döneminden kalmadır. Bu mezar taşları sanatkar, emekçi, şair, ozan, yiğit ve kahraman kişiler ile genç yaşta ölen delikanlıların mezarlarına dikilirdi. Iğdır mezarlıklarında gördüğümüz bu tarihi mezar taşları ayrıca başta Karakoyunlu, Melekli olmak üzere Taşburun, Dize, Cennetabat, Yaycı, Küllük, Hakmehmet Kuzeyden, Kasımcan, Oba, Alikamerli, Amarat, Akyumak gibi köylerimizde rastlamanız mümkündür.
KORHAN METEOR ÇUKURLARI :
Iğdır il merkezinden yaklaşık 35 km uzaklıkta Karakoyunlu Korhan yaylası sınırları içerisinde yer alan bu çukur göktaşının düşmesiyle meydana gelmiş önemli bir cazibe merkezidir. Çukurun etrafında bir çok işlenmiş taşlara da rastlamanız mümkündür, zengin doğa manzarasıyla ve dünyanın hiçbir yerinde rastlayamayacağınız çiçek florasıyla bir renk cümbüşü olan bu yer aynı anda üç devleti görme ( İran, Nahçivan, Ermenistan) imkanıda sunuyor sizlere,ayrıca Korhan yaylası eski tarihi orman aşağısında’ da bulunan iki ayrı meteor çukuru’ da çok dikkat çekicidir. fotoğraf düşkünleri ve yürüyüşü sevenler içinde ideal bir yerdir.
URUSUN BUCAĞI - İREM BAĞI :
Melekli beldesinde yöre halkınca İrem Bağı denilen bu tarihi bahçe urusun bucağı mevkide bulunmaktadır. Yine yöresel inanışlara göre bu alanda bulunan asırlık tarihi üzüm ağaçları, hiçbir yerde türüne rastlanmayan şalak kavunu ve diğer tarihi kalıntıların Hz. Nuhtan kaldığı inancı yaygındır. bu tarihi alan turizm açısından oldukça görmeye değer bir yerdir. bu alanda dinazor şeklindeki kayaların yanı sıra ilginç mağaralar, endemik bitki türleri, ve ayı, kurt, boz tavşan, kaplumbağa, kirpi, yılan ,kartal, bal porsuğu, kertenkele, domuz, baykuş, tilki, çakal yoğun kuş türü ve birçok bukalemun türlerine rastlamanız mümkündür, doğa sporları, fotoğrafçılık ve dağ bisikletiyle uğraşanlar için ideal bir turizm dinlence ve mesire alanı olan bu yer il merkezine sadece 6 km uzaklıktadır. MÖ. Ortadoğu tarihinin en geleneksel kaynağı olarak kabul edilen ve Musa tarafından yazıldığı ileri sürülen Eski Ahid’in (Tevrat) beş kitabından ilki olan Tekvin’de Ararat ilk kez şöyle geçmektedir: “Ve gemi yedinci ayda, ayın on yedinci gününde Ararat Dağları üzerine oturdu” (8. Bap 4. Ayet). Ağrı Dağı’na Ararat denmesi de, Tevrat’ta geçen Ararat Dağları’nın Ağrı Dağı ile aynı sayılmasından kaynaklanmıştır. yöre halkınca Ararat Erarvat olarakta anılmaktadır.
GÖDEKLİ KÜMBETİ :
Aralık İlçesi’ne 15 km. uzaklıkta, Devlet Üretme Çiftliği arazisi içerisinde, girişte sağ tarafta eski bir mezarlık içerisinde yer alan Kümbet, Hacı îbrahim Gödek adına yaptırılmıştır. Kümbetin Hacı İbrahim Gödek’in kendisi tarafından mı, yoksa öldükten sonra onun adına mı yaptırıldığı konusunda herhangi bir bilgi yoktur. Kümbetin iç tarafında yan yana üç mezar bulunmaktadır. Bugün tahrip olan bu mezarların baş taşlan mevcuttur. Bunlardan girişin karşısında sağdaki mavi boyalı olup, üzerinde altı satırlık yazı mevcuttur. Taş iki taraftan bîr şerit içerisinde baklava motifleri ile ortada yuvarlak kemer altındaki kitabede mezar taşının Kurban kızı Şerife Gülsüm’e ait olduğu anlaşılmaktadır.
ŞAHMARAN TEPESİ VE MAĞARASI:
Iğdır merkeze 5 km uzaklıkta Melekli beldesi sınırları içerisinde İran, Nahçivan, Ermenistan yolu üzerinde bulunan bu tepe tarihi açıdan oldukça önem arz etmektedir, ayrıca tepenin altında uçsuz bir mağara bulunmaktadır. efsanelere ve inanışa göre yılanların şahı Şahmeran’ ın yöre halkından birisiyle olan aşkı bu mağarada geçmiştir, Şahmeranın yaşadığına inanılan tepe altındaki mağara 2002 yılında yüzeysel olarak üstü kapatılarak doldurulmuştur. Mağarada yontma taş devrinden kalma bir çok tarihi ev eşyaları bulunmuş olup bu eşyalara halen köy evlerinde rastlamanız mümkündür.
Aras Nehri:
Aras Nehri kıyısında yine devletin desteği ve teşvikiyle turistik amaçlı konaklama, yeme-içme dinlenme ve eğlenme amaçlı yerler yapılabilir.
BÜYÜK AĞRI DAĞI:
Büyük ve Küçük Ağrı dağları; Türkiye, İran ve Nahcivan devlet sınırlarının birleştiği bir noktada yer alır. Küçük Ağrı doğuda, Büyük Ağrı Dağı batıdadır. Her ikisine birden Ağrılar denir. Doğubayazıt ovasının kuzeyinde, ilçe merkezine 15 km. uzaklıktadır. Ana kütleyi Büyük Ağrı oluşturmaktadır. Her ikisinin yamaçlarında oluşmuş pek çok parazit koniler vardır. Türkiye’ nin en büyük dağı olan Büyük Ağrı dağı (5.137 m.) solmuş volka- nik bir yanardağdır. Ağrı Dağı, Aras güneyi dağının ucu ile bağlantılıdır. Ağrı dağı ile bu sıra dağı birbirinden Pamuk Gediği ayırmaktadır ki, Doğu bayazıt- Iğdır karayolu buradan geçer.
Ağrı dağının kuzey batısındaki Iğdır ovasından yüksekliği 4.500 m.. güneyindeki Doğubayazıt düzlüğünden nisbi yüksekliği 3.400 m.’ dir. Bu fark Iğdır ovasının çukurda oluşundandır.
Ağrı dağı, küçük tepeler teşkil etmeden, birbirine tek başına yükselerek dünya volkanlarının en görkemlisi olmuştur . Dağın zirvesinde kar ve buzlarla kaplı bir krater vardır. Bundan örtülü dağın tepesi yaz - kış devamlı karla kaplı olarak beyaz görünür. Büyük Ağrı’nın üzerini bulut örter ve tepe tarafına yazın dahi kar ve yağmur yağar.
Ağrı Dağı yaklaşık 17 km. yarı çapında bir taban üzerine oturmuştur. 1.188 km.2 yer kaplamaktadır. Çevresi 128 km. dir. Dağın tepe tarafı üç çataldır ve en yüksekliği Iğdır’ a bakandır . Kar sınırı 4.000 - 4.500 metreden başlayan dağ, geniş bir alana egemen olduğu için, Karaköse’ nin bir çok yerinden, Iğdır ilinin ve Nahçıvan’ ın her tarafından, Van, Erzurum, Kars, Ermenistan ve İran’ ın yüksek yerlerinden görülebilir. Bu dev kütlenin yakından görünüşü heybetli ve etkileyicidir.
Dağ bir sünger gibi kendi suyunu kendi içine çekerek emer. Dağın emdiği suların bir kısmı Serdarbulak, Yakup, Örtülü ve Topçatan kaynakları ile dışarı çıkar. Ancak yarık bulamayan kar suları dağın eteklerine doğru akar. Dağ eteklerine yaylaya çıkan göçebeler, dağda çok sayıda bulunan evcil ve yabani hayvan bu sulardan faydalanır.
Ülke turizmi yönünden büyük bir öneme sahip olan Ağrı dağı: Her zaman karlı, her zaman dumanlı... Onun başı hep göklerde... Büyüleyici beyaz zirvesi sonsuza asılmış bir bulut gibi ve yeryüzünden tamamen kopmuş görünen efsane dağ Ağrı, türkülere sinmiş, aşıklara ilham kaynağı olmuş...
Büyük Ağrı’ nın kuzey yamacında ve 4.000 m. yükseklikte Küp Gölü adında bir karakter göl vardır.
Dağın zirvesinde Ağustos ayında bile ısı –6 dereceden aşağı düşmez. Yaz mevsiminin sıcak günlerinde normal ısı 0’ ın altında -6*,-10* arasında olur. Yaylası bol, otlaklarının her mevsimde otları görünür. Ağrı dağının yamaçlarında ağaçsı bitki örtüsünün çok seyrek olduğu dikkati çeker. Bazı kesimlerde bodur huş ağaçlarına ve ardıç çalılıklarına rastlanır.
Kışın D. Bayazıt ovasına karla örtülü olduğu halde, Ağrı dağının güney doğu, güney ve güneybatı yamaçlarında kar tutmayan pek çok yer vardır. Kışın buradan “kışlak” olarak kullanılıp koyun otlatılır. Bilhassa inek vadisindeki mağaralar, yüzlerce koyunu barındırabilecek genişliktedir.
Tarihi belgeler , Dede Korkut Hikayeleri ile İstahri ve Mukaddesi gibi Arap yazarlarının verdikleri bilgilere göre, önceki yüzyıllarda Ağrı yamaçlarının ormanlarla örtülü olduğu anlaşılmaktadır . Günümüzde iyice çıplak bir durum kazanan Ağrı Dağının etekleri, çevresine tespih taneleri gibi dizilen köylerde çok sayıda beslenen hayvanlara aşırı otlama yüzünden iyice çoraklaşmakta, hatta erozyon baş göstermektedir. Hafif bir rüzgarda Örtülü, Çiftlik, Türkmen ve Gölyüzü köyleri çevresinde kum fırtınası başlamaktadır.
KÜÇÜK AĞRI DAĞI :
Ağrı Dağının volkanik kütlesi temelde birdir, sonradan iki büyük koniye ayrılır. İşte bu konilerden doğudakine Küçük Ağrı dağı adı verilir.
Büyük Ağrı’ nın hemen yanı başında yükselen Küçük Ağrı Dağı, oluş ve yapı bakımından Büyük Ağrı’ ya benzer. Bu diğerinin tersine sivridir, tam bir konik çadır şeklindedir. Küçük Ağrı daha sivri, büsbütün susuz ve çıplaktır. Her iki volkan dağın doruk çevresinde dört yana doğru derin sarp yamaçlı ve dar vadiler uzanır.
2.500 metreye kadar ortak bir taban üzerinde yükselen iki koniyi, yani Büyük Ağrı ile Küçük Ağrı dağını 14 km. uzunluğundaki Serdarbulak geçidi ( 2.687 m. ) ayırmaktadır. Bu iki dağın arası kısa ağaçlarla kaplıdır. Küçük Ağrı’ nın karı yaz ortamında tümüyle kalkar.
Küçük Ağrı’ nın tam tepesinde kraterin ağzında göl halinde su birikirse de, bu çukurluğun suları yazın kurur. Yamaçlar diktir, fakat çoklukla kayalık değildir.
Iğdır, Ağrı Dağı'nın yanı sıra Meteor Çukuru, Aras Nehri, Harmandöven Kervansarayı, Tuz Mağarası, Kaya Mezarları, Ahura, Gödekli ve Kolikent Kümbetleri, Iğdır, Köroğlu, Karakale, Aşık Hüseyin ve Gühgörmez Kaleleri, Aralık ilçesi'ndeki Melekli Kültepe, Urartu Kaya mezarları, Ali Ekber Tufan Anıtı ve Açık Hava Müzesi, Urusun Bucağı Bağı İrem, Erhacı tarihi mezarlık, Kavaktepe Tarihi Mezarlık, Ortaköy Hamamı, Camii ve Evi, Süreyya Çeşmesi ile eski yerleşim yerlerinin de bulunduğu turistik alanlara sahiptir.
Tuzluca ilçesi Çıylıklı Bölgesi ve Aralık İlçesi Karasu Bölgesi'nin sulak alanlarında ülkemizin başka yörelerinde olmayan çok sayıda kuş türünü gözetlemek mümkündür.